Üyelik Girişi
Hava Durumu
Takvim
Balcı Remzi Vurdum

 

Ön-Em Oto

Buğday

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

   

1. Buğday’ın Türkiye, Trakya ve Edirne İçin Önemi:

Hızla artan ülke nüfusumuzun beslenme sorunlarının çözümünde, sınırlı olan tarımalanlarımızdaki bitkisel üretimin verimliliğini artırmak büyük önem taşımaktadır. Şüphesiz ülke insanımızın beslenmesinde en ön sırada gelen bitkilerden birisi buğdaydır. Buğday ürününden elde edilen un, bulgur, makarna, nişasta insan beslenmesinde; buğday bitkisinin

sapları ise kâğıt-karton sanayinde ve hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır. Bu nedenle gerek Dünya’ da ve gerekse ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma olduğunda gerek ekmek fiyatları veya gerekse undan yapılan gıda maddelerinin

fiyatları yükselerek doğrudan herkesi etkilemektedir.

 Bu nedenle her ülke için buğday üretimi açısından yeterli olmak ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmak stratejik bir önem arz etmektedir.

Ülkemizde buğday yaklaşık 9.5 milyon hektar alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Dekardan alınan verimde 210–220 kg arasındadır.

Trakya’ da buğday, yaklaşık 550.000 ha alanda ekilmekte, 2 milyon ton civarında üretilmekte ve dekardan alınan verimde 350–380 kg arasında gerçekleşmektedir. Görüldüğü gibi Trakya’da dekardan alınan buğday verimi Türkiye ortalamasından %65–70 oranında daha yüksektir.

Edirne ilimizde buğday ekiliş alanı yaklaşık 180.000 ile 190.000 ha arası alanda, üretim ise yaklaşık 600.000 ile 650.000 ton civarındadır. Dekardan alınan verimde 350–360 kg/da arasındadır.

Edirne ilimizdeki yaklaşık 23 un fabrikası üreticilerin ürettiği buğday ürününü

öğüterek, ekmek yapımı için un ve hayvan yemi olarak kepek elde etmektedir.

Ülkemizde 1 kişinin beslenmesi için ortalama yıllık 225 kg buğday gerekli olduğu düşünülürse 65 milyon nüfusumuz için 14.5 milyon ton buğdaya ihtiyaç vardır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 9.5 milyon ha’lık alana buğday ekimi için ise dekara 20 kg tohumluktan yaklaşık 1.9 milyon ton gerekmektedir. Yine her yıl gerek depolamada ve gerekse taşınma

sırasındaki kayıpları da %3 sayarsak yaklaşık 0.5 milyon ton buğday ürünü kullanım dışı kalmaktadır. Sonuç olarak bugünkü nüfusumuz için yılda en azından 14.5 + 1.9 + 0.5 = 16.9 milyon ton buğday üretmek zorundayız.

Önemi :Buğday insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada yer almaktadır. Bunun sebebi buğday bitkisinin geniş bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasıdır. Ayrıca buğday tanesi uygun besleme değeri, saklama ve işlenmesindeki kolaylıklar nedeniyle yaklaşık olarak 50 ülkenin temel besini durumundadır. Buğday dünya nüfusuna bitkisel kaynaklı besinlerden sağlanan toplam kalorinin yaklaşık % 20'sini sağlamaktadır. Bu oran ülkemizde % 53'tür.

Buğday başta unlu mamuller olmak üzere birçok gıda ve sanayi sektöründe kullanılmaktadır.

 İklim ve Toprak İstekleri 

Buğday geniş bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasına rağmen fazla sıcak ve nemden hoşlanmayan bir serin iklim tahılıdır. Özellikle gelişiminin ilk dönemlerinde (çimlenme -kardeşlenme) sıcaklığın 8-10 °C, bağıl nemin % 60'ın üzerinde olması yeterlidir. Kardeşlenme ve sapa kalkma arasında da fazla sıcaklık istemez. 10-15 °C sıcaklık, % 65 nem, az ışıklı ve yarı kapalı havalar uygundur. Sapa kalkma ile sıcaklık ve nem isteği artar. Başaklanma döneminin hemen öncesinde bağıl nemin yüksek olması buğday verimini olumlu yönde etkiler. Döllenme ile birlikte, düşük nem ve yüksek sıcaklık tanenin niteliğini yükseltir. Gelişme dönemine uygun dağılmış 500 mm bir yağış maksimum verim için yeterlidir. Bununla birlikte bazı buğday çeşitleri 250 mm yağış alan alanlarda da yetiştirile-bilmektedir.

Buğday değişik tip topraklarda yetişebilen bir bitkidir. Verimsiz kıraç topraklarda ve verimli taban alanlarda yetiştirilebilen birçok buğday çeşidi vardır. Bununla birlikte buğday için en uygun topraklar, drenajı yeterli olan derin killi-tınlı topraklardır. Su tutma kapasitesi % 25-30 olan toprak buğday için uygundur.

 

 

Toprak Hazırlığı 

Buğday tarımında toprak işlemenin zaman ve yöntemi, işlemede güdülen amaçlara bağlıdır. Nadas-ekim sisteminin uygulandığı kurak yarı kurak bölgelerde, toprak işlemenin amacı yabancı otları yok etmek, toprakta suyu biriktirmek ve korumaktır. Erozyona yol açmayacak toprak işleme yöntemlerinin uygulanması da önemlidir.

Toprak işlemede, toprağı altüst etmeyen, devirmeyip alttan işleyen aletler kullanılmalıdır. İlk işlemeler için kırlangıç kuyruğu pulluk, kazayağı ve benzeri aletler kullanılmalıdır. Nemli ya da sulanan, nadassız tarım uygulanıp her yıl ürün alınan yerlerde toprak, hasattan hemen sonra gölge tavı varken pullukla 15-20 cm derinliğinde sürülmelidir. Ekimden öncede kazayağı + tırmık takımıyla ikileme yapılıp iyi bir tohum yatağı hazırlanmalıdır.

Ekim

Yüksek bir verim ve kaliteli ürün elde etmenin ön koşulu, tarlada uygun zamanda düzenli bir çimlenme ve çıkışın sağlanmasıdır. Yurdumuzda buğday genellikle güzden ve kışlık olarak ekilmektedir. Kışlık ekimde, yazlık ekime oranla daha yüksek verim elde edilmektedir. Ayrıca ekim zamanı çeşidin soğuğa toleransı ve vernalizasyon isteğine bağlı olarak değişmektedir. Bölgeye tavsiye edilen kışlık ekmeklik buğday çeşitleri; Kate A-1, Bezostaya, Pehlivan, Gün 91 ve Mızrak 98 olup, bunlar için ekim zamanı 1 Ekim-30 Ekim tarihleri arasındadır. Yazlık çeşitler ise Basribey, Gönen 98, Panda, Golia ve Cumhuriyet 75 olup, bunlar için ekim zamanı Kasım başından Aralık sonuna kadar uzayabilir. Fakat kıyı bölgelerimiz için en uygun ekim zamanı 15 Kasım-15 Aralık tarihleri arasıdır.

Toprak sıcaklığının 8-10 °C olduğu zamanda ekim yapılmalıdır. Buğdayda dekara atılacak tohum miktarı; ekim zamanına, bin tane ağırlığına, çimlenme ve biyolojik gücüne bağlı olarak 18-24 kg arasında değişmektedir.

 Tohumluk

Yüksek verim için sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır. Sertifikalı tohumluk kullanımı tane veriminde % 40 oranında bir artış sağlaya-bilmektedir. Tohumluk alırken tohumluklar özel ambalajlarında olmalı, ambalaj üzerinde etiket bulunmalı ve etiket üzerindeki bilgilere dikkat edilmelidir.

 GÜBRELEME

Uygun bir gübreleme için; toprakta mevcut bitki besin maddesi

miktarını ve yetiştirilecek bitkinin besin maddesi ihtiyacını bilmek

gerekir. Toprakta mevcut besin maddesi miktarı, ancak toprak tahlilleri ile

anlaşılır. Bunun için ekimden l-2 ay önce tekniğine uygun olarak alınacak

toprak örnekleri tahlil ettirilmeli, bunun sonucuna göre gübre kullanılmalıdır.

Fosforlu gübreyi ekimde tohumla birlikte kombine mibzerle vermek en

idealidir. Azotlu gübrenin yarısı, tarla yüzeyine gübre dağıtıcısı veya el ile

serpildikten sonra, mibzerle ekim yapılarak fosforlu gübrenin tohum

derinliğine banda verilmesi sağlanmalıdır.

Mibzerle ekim mümkün değilse, fosforlu gübrenin tamamı ile azotlu

gübrenin yarısı tohumla beraber toprak yüzeyine yeknesak olarak

serpilmeli ve uygun bir ekipmanla tohum ve gübrenin ekim derinliğine inmesi

sağlanmalıdır. Her iki ekim şeklinde de azotlu gübrenin ikinci yarısı, tercihen

Amonyum Nitrat halinde kardeşlenme başlangıcında serpme olarak verilmelidir. Makarnalık buğday çeşitlerinde azotlu gübreler 3 defada verilirse daha yararlı olur. Ekimde, sapa kalkmada ve başak gösterme zamanında; toprak tahlili yapılmamışsa saf madde olarak dekara ortalama buğday için kuru şartlarda 7-9 kg azot, 6-8 kg fosfor, sulu şartlarda 12-14 kg azot,7-9 kg  fosfor; arpa için 7 kg azot, 6 kg fosfor uygundur.

Bakım

 Buğdayda en önemli bakım işi, sapa kalkma döneminde azotlu üst gübre verilmesidir. Diğer önemli bir bakım işlemi ise yabancı ot mücadelesidir. Yabancı otlarla mücadele için toprak işleme titizlikle yapılmalı ve yabancı otlardan temiz tohumluk kullanılmalıdır. Yabancı otla mücadelede kullanılacak herbisitler kardeşlenme sonu ya da sapa kalkma döneminden önce kullanılmalıdır. 

Sulama

Ülkemizde buğday genellikle sulamasız olarak yetiştirilmektedir. Sulama imkanının olduğu yerlerde buğday, sapa kalkma ve çiçeklenme dönemlerinde sulanmalıdır. Fakat kurak geçen yıllarda bu kritik dönemler beklenmeden bitki strese girdiği zaman sulama yapılmalıdır.

 Hastalık ve Zararlılarla Mücadele 

Buğdayın en yaygın hastalığı pastır. Pasın üç türü vardır; Sarı pas, Kahverengi pas ve Kara pas. En önemli pas hastalığı sarı pastır ve epidemi yaptığı yıllarda büyük verim kayıplarına neden olmaktadır. Sarı pasla en etkin mücadele şekli dayanıklı çeşit kullanılmasıdır. Diğer önemli buğday hastalıkları sürme ve rastıktır. Sürme ile mücadelede tohumluklar ekimden önce organik civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır. Rastıkta mücadelede tohumluklar rastık görülmeyen tarlalardan seçilmeli ve dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

 

Yukarıdaki resimde Buğday Rastığı (Ustilago tritici)

Buğdayın önemli zararlıları Süne , kımıl, zabrus, bambul ve çekirgelerdir. Süne ve kımıl zararının önemli sorun olduğu bölgelerde çok erkenci veya geç yetişen çeşitler ekilmelidir. Ayrıca bu zararlılar için ülkesel mücadele yürütülmektedir.

 

Hasat ve Depolama 

Yurdumuzda buğday için hasat zamanı bölgelere göre değişmek üzere Mayıs-Ağustos ortaları arasındaki 3.5 aylık bir dönemdir. Tanedeki nem oranı % 13.5 olduğu zaman en uygun hasat zamanıdır. Bitkiler tamamen sarardığı ve tane sertleştiği zaman hasat başlamalıdır. Ülkemizdeki buğdayın büyük bir kısmı biçerdöver ile hasat edilmektedir. Depolanacak buğdayın nem oranı % 13'den fazla olmamalıdır. Uzun süreli depolamalar için depo haşerelerine karşı ilaçlama yapılmalıdır.

 Uyarı 

Buğdayda yazlık olarak yapılacak ekimlerde ekilecek çeşidin yazlık karakterde olmasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde bitkiler başaklanmayacaktır. Buğdaydaki en önemli hastalık sarı pastır (kınacık). Bu yüzden kullanılacak çeşitlerin pas hastalıklarına dayanıklı olmasına dikkat edilmelidir.

 

Derleyen Ziraat Müh.  Recep Taşkıran

 Kaynak  

1. BUĞDAY TARIMI  Dr. Sami SÜZER  Yetiştirme Tekniği Böl. Başk.

2. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam18
Toplam Ziyaret449673
Saat
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516